Sosyal Medya

Kürsü

Türkiye’yi durdurmak artık mümkün değildir - İbrahim Karagül

Türkiye'yi durdurmak mümkün mü? Bir kez daha Anadolu'ya hapsetmek, savunma kalkanlarını yok etmek, milli direncini aşındırmak, sınırlarının sıfır noktasının bir adım ilerisine bakacak şekilde kafasını kaldıramayacak hale getirmek mümkün mü?



Bence mümkün deÄŸil. Ne kadar öfkeli operasyonlar yapılsa da, saldırı dalgaları ardı adına sıralansa da, içeriden çürütülüp dışarıdan vurulmak istense de, ne kadar terör örgütü varsa seferber edilse de, bugünkü siyasi akıl ne kadar küçümsenip sulandırılmak istense de bu artık mümkün deÄŸil. 
 
Kendi sorunlarına boÄŸma, belirsizliÄŸe sürükleme, bütün yönlerden kuÅŸatma tehdidi altına alma, küresel gerilimin adresi olarak öne çıkarma gibi “caydırıcı” taktikler bu aÅŸamadan sonra Türkiye'yi yavaÅŸlatmaya, durdurmaya yetmeyecektir. Onu büyük yürüyüşten vazgeçirmeye, o büyük hedeften vazgeçirmeye yetmeyecektir. 
 
Korku duvarı aşıldı bir kere
 
Kritik eÅŸik aşılmıştır. Psikolojik sınır aşılmıştır. Korku duvarları, tedirginlik çizgileri aşılmıştır. Ä°ttifak taahhütlerinin, palavra söylemlerin sonu gelmiÅŸ, gerçek ortaya çıkmış, son yirmi yıllık siyasi aldatmaca sona ermiÅŸtir. Türkiye, dışarıdan tanımlanma yerine kendini tanımlamayı baÅŸarabilmiÅŸtir. BaÅŸkalarının deÄŸer tanımlarına yerine kendi deÄŸer tanımlarını öne alabilmiÅŸ, kendine bu yönde bir yol haritası çizebilmiÅŸtir. 
 
Türkiye; ABD'nin ve Avrupa BirliÄŸi'nin “stratejik konum” söylemlerinin yerine kendini tanıma, bilme, kendi ayakları üstüne durma zorunluluÄŸunu fark etmiÅŸtir. Türkiye, kendisi için yaÅŸamanın ve kendisi için ölebilmenin ne olduÄŸunu nihayet öğrenmiÅŸtir. 
 
Siyasi aklı sindirme, toplumsal çatlaklara yatırım yapıp çatışma alanları oluÅŸturma denemeleri baÅŸarısızlıkla sonuçlanmıştır. İçeriden ve dışarıdan operasyonların bin bir türü denenmiÅŸtir. Bu denemeler milletimize ortak direncin nasıl olacağını hatırlatmış, onu bilendirmiÅŸtir. En önemlisi de Avrupa'nın, ABD'nin, yakın çevremizdeki geliÅŸmelerin oluÅŸturduÄŸu illüzyon ortadan kalkmıştır. Herkes hak ettiÄŸi yerdedir ve bundan sonra öyle tanımlanacaktır. 
 
Türkiye'ye ilk operasyon Arap Baharı ile başlatıldı
 
Arap Baharı dönemlerini hatırlayalım. Kuzey Afrika'da baÅŸlayan, OrtadoÄŸu'nun her köşesine yayılma eÄŸilimi gösteren, 20. Yüzyılın baskıcı yönetimlerinden ve rehin alınmış iktidarlarından bunalanların harekete geçtiÄŸi dönemleri. Türkiye tam da o dönemler Kuzey Afrika'dan OrtadoÄŸu'daki hemen her ülke ile çok yakın ortaklıklar kurmuÅŸ, ulus üstü yapılar inÅŸa etmeye giriÅŸmiÅŸ, bütün coÄŸrafya için yeni bir kan, yeni bir dinamik oluÅŸturmuÅŸtu. 
 
Arap Baharı coÄŸrafyayı istila eden güçlerce bastırıldı, sonuçsuz bırakıldı. Bu ABD ve Avrupa'nın birlikte organize ettiÄŸi bir müdahaleydi. Ä°ÅŸte bu müdahale ile Türkiye'nin bölge ile bütün iliÅŸkileri, yakınlaÅŸma çabaları, ortaklık planları, ulus üstü yapılanma projeleri sıfırlandı. Müdahale sadece Arap Baharı'na deÄŸil, Türkiye'ye de yapılmıştı. Türkiye'nin yakınlaÅŸtığı her ülkeye ayar verildi, her ülke bir ÅŸekilde cezalandırıldı. 
 
Batı Türkiye'yi o zaman tehdit etmeye başladı..
 
Müdahalenin büyüğü Türkiye'ye yapılmıştı, Türkiye'nin coÄŸrafyaya yaydığı yeni siyasi söyleme, yeni uyanış diline yapılmıştı. Batı için büyük bir tehlike geliyordu, Türkiye bu yeni akımın öncüsüydü, siyasi destekçisiydi, besleyicisiydi. BaÅŸarılı olursa Batı'nın bölgedeki bütün nüfuzu, denetimi bitecek, Türkiye alabildiÄŸine güçlenecek, bir coÄŸrafya yeniden yükseliÅŸe geçecek, tarih deÄŸiÅŸecek, küresel güç haritası allak bullak olacak, 21. Yüzyıl hesapları sıfırlanacaktı. 
 
Buna göz yumamazlardı, yummadılar da. Öyle bir rüzgar estirdiler ki, sınırlarının ötesine bakamaz hale getirildik. Ä°ÅŸte Türkiye'yi durdurma mücadelesi o zaman baÅŸlatılmıştı. Ä°lk baÅŸlarda ABD'li yetkililer, Avrupalı dışiÅŸleri bakanları “Türkiye ile OrtadoÄŸu'da ortak olmak istiyoruz” diyerek bu çıkıştan yararlanma yoluna gittiler. Bir süre sonra sözler deÄŸiÅŸti, ortaklık dili tehdit diline dönüştü. Açıktan suçlamaya, uyarmaya baÅŸladılar. 
 
Bizi bu topraklardan ebediyyen sileceklerdi
 
Ä°ÅŸte tam bu seslerin yükseldiÄŸi dönemden itibaren, ülkemize karşı açık operasyonlar baÅŸlatıldı. Artık sözlerini de, müdahalelerini de gizlemiyorlardı. Artık ErdoÄŸan imajı üzerine çalışıyor, içerideki muhalif unsurları ve uyuyan hücreleri harekete geçiriyorlardı. Gezi olayları ile Arap Baharı benzeri bir kamuflajla ilk operasyonu yaptılar. Bu, yeni Türkiye'ye açık saldırıydı. 
 
Ardından 17-25 Aralık'la ErdoÄŸan ve çevresini tasfiye etmeye, Türkiye'yi yeniden ele geçirmeye çalıştılar. ErdoÄŸan'ı devirip, yakın çevresini tasfiye edip, yeni kurucu aklı ebediyyen bu topraklardan sileceklerdi. Binlerce kiÅŸilik tasfiye listesi, tam anlamıyla ülkenin hafızasını silme planıydı. Türkiye'yi durdurmayı yine baÅŸaramadılar. Etrafını boÅŸalttılar ama içeriden çökertemediler. 
 
15 Temmuz durdurma değil, imha planıydı..
 
Ä°ÅŸte 15 Temmuz bileÄŸini bükemedikleri, diz çöktüremedikleri Türkiye'yi yok etmek için, imha etmek için devreye alındı. Artık durdurmak deÄŸil, ezmek, parçalara ayırmak, siyasi tarihten silmek istiyorlardı. İç savaÅŸla SuriyeleÅŸtirip, bize yeni haritalar dayatacaklardı. Müttefiklerimizin büyük çoÄŸunluÄŸunun böyle bir planın içinde olması, bazılarının gizli gizli destek vermesi, bazılarını mahcup sözlerle kendini kurtarmaya çalışması bundandı. 
 
Ama bu ülke korku duvarını aÅŸmıştı bir kere. Neler döndüğünü, ne tür senaryolarla yüzleÅŸtiÄŸimizi görmüş, tanımlamış ona göre pozisyonunu almıştı. On binler o gece sadece darbecilere deÄŸil, o çokuluslu saldırıya karşı dünyaya bir söz söylemiÅŸ, bir duruÅŸ göstermiÅŸ, bir uyarı vermiÅŸti: Bu ülke asla diz çökmeyecek, teslim alınamayacaktı. Toptan imha planlarına ölümüne direnecekti. GerçeÄŸi, niyetleri, Batı'nın coÄŸrafya ve Türkiye hesapları artık biliniyordu. 
 
15 Temmuz'cular şimdi Suriye'den saldırıyor..
 
15 Temmuz Türkiye'nin siyasi tarihi için derin bir kırılmadır. Ve yeni kuruluÅŸun tarihidir. GeleceÄŸin tarihini büyük ölçüde ÅŸekillendirecektir. Artık bu tür senaryolarla bu ülkede varabilecekleri hiçbir hesap kalmamıştır. Türkiye yine durdurulamamış, rehin alınamamış, imha edilememiÅŸtir. 
 
Åžimdi Suriye'den vuruyorlar. 15 Temmuz'u baÅŸaramayanlar Suriye'den saldırıyor. Fırat Kalkanı'nı durdurmak, boÅŸa çıkarmak, kilitlemek, Türkiye'yi büyük bir baÅŸarısızlığa sürüklemek, bu baÅŸarısızlığı içeride toplumsal huzursuzluÄŸa çevirmek için inanılmaz bir mücadele veriyorlar. 
 
Güneyimizde oluÅŸturmak istedikleri terör koridoru ile Irak ve Suriye'deki yeni harita planlarını, enerji planlarını devreye alacak, Türkiye'yi de güneyden kuÅŸatmış, çevrelemiÅŸ olacaklardı. Bu koridor ABD'nin, Avrupa'nın ve Ä°ran'ın ortak planı gibi devreye alınmıştı. Fırat Kalkanı ile hesap bozuldu. 
 
Bütün örgütleri karşımıza diktiler
 
Åžimdi burada Türkiye'yi durdurmaya çalışıyorlar. ABD'nin, Avrupa ülkelerinin, Ä°ran'ın yönettiÄŸi bütün örgütler bize karşı cepheye sürüldü. PKK'sı, Hizbullah'ı, DEAÅž'ı, HaÅŸdi Åžaabi'si, ABD istihbaratının kontrolündeki bazı örgütler Fırat Kalkanı'na karşı yeni cephe hattı oluÅŸturdu. El Bab önündeki mücadele, askerlerimize yönelik saldırılar sadece DEAÅž'ın yürüttüğü bir operasyon deÄŸil. 
Fırat Kalkanı'nın daha güneyinden yeni terör koridoru inÅŸa etmek istiyorlar. Türkiye'nin daha güneye inmesini, bu baÄŸlantıyı da kesmesini önlemeye çalışıyorlar. Dolayısıyla El Bab önünde neredeyse bütün ülkeler Türkiye'ye karşı mevzilenmiÅŸ durumda. İçeride ortakları var mı, kimler orası ayrı bir konu. 
 
El Bab'a girmek, Afrin ve Tel Abyad'a müdahale şart
 
Bunu da bozacağız, bozmalıyız. Çünkü 15 Temmuz'da verilen mücadelenin parçasıdır Fırat Kalkanı. Orada durdururlarsa geri çekilmek zorunda kalacağız. Bu çekilmenin Anadolu içlerine kadar olabileceÄŸini düşünmek zorundayız. Bedeli ne olursa olsun, büyük oyunları ve senaryoları bir kenara iterek El Bab'a girmeli, bununla da kalmayıp Afrin'e, Tel Abyad'a doÄŸrudan müdahaleler yapılmalı. 
 
EÄŸer içeride yeni kalkışmalar, müdahaleler istemiyorsak, o çatışmayı, o müdahaleyi dışarıda yapmak, koruma kalkanını orada kurmak zorundayız. Bu yüzden de daha kararlı, daha kapsamlı müdahalelere girmek zorundayız. Küçük çekincelerimizin, tedirginliklerimizin, endiÅŸelerimizin yarın Anadolu içlerinde devasa sorunlara, kaygılara dönüşeceÄŸini bilmek zorundayız. 
 
Tereddüt olmasın, bu bir kurtuluş mücadelesidir..
 
Çünkü bir adım gerilemek intihar olacaktır artık. Niyetler ortada, hesaplar açık, düşmanlıklar ilan edilmiÅŸ durumda. Öyleyse, o niyetleri de, düşmanlıkları da El Bab'da, Afrin'de gömmek zorundayız. Onlar 15 Temmuz'u orada devam ettiriyorlarsa biz de mücadeleyi orada vereceÄŸiz. Ve bunu bir ulusal kurtuluÅŸ, milli mücadele olarak göreceÄŸiz. Bu mücadeleyi kazanmak zorundayız. 
Dışarıdan ne vadedilirse edilsin, içeriden ne tür oyalama yapılırsa yapılsın, bu tarihi fırsatı kullanmak zorundayız. Çünkü telafisi imkansız olacaktır. Çünkü birilerinin Türkiye'yi ciddi biçimde oyaladığından, bu iÅŸi sulandırmaya çalıştığından, arkadan baÅŸka iÅŸler çevirdiÄŸinden, yeni bir operasyondan endiÅŸeliyiz. 
 
Türkiye'nin çok yoğun, büyük bir müdahaleye mecbur olduğunu düşünüyorum. Ve bütün oyunlara, oyalamalara rağmen bunu yapacak da. Yapmak zorunda çünkü.. Ne dedik, Türkiye'yi durdurmak artık mümkün değildir. O dönem geçti.
 
İbrahim Karagül - Yeni Şafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.